Dört Çocuk İki Anne Hayat Nasıl Olacak?

12 Mayıs 2014 Pazartesi

Etiler Balık Ev'de Sibel Arna'yla Erken Anneler Günü kutlaması

Geçen hafta cuma günü Etiler Balık Ev 'de  Sibel Arna'yla erken anneler günü kutlaması kapsamında balıkları tanıdık, kim kimin abisi, kim kimin amcası derken çocuklarımızı balıkları anlattık.Hem güzel yemekler yedik hemde keyifli sohbet ettik.Bakalım balık ailesinde kimler varmış.





Balık ailesine geçmeden söylemeden edemeyeceğim bir konu , gelen ünlü davetlilerden anladık ki çocuk yapmak zayıf, bakımlı ve güzel olmaya engel değil.Hepsi gerçekten çok güzel ve bakımlı gözüküyorlardı.Zayıf olmalarının yanı sıra fit ve sağlıklı olmalarını belli ki spor ve sağlıklı beslenmeye borçlular.Sanırım bu yüzden hepsi balık yemeyi çok seviyorlar :)




Tabi bu kadar ünlü gelince etkinliğe basın görevlileri de katıldı.Ünlülerin dışında bizim beter böcekler oldukça ilgi çekti :))


Şimdi bu kadar sohbet , fotograf çekimi aç mı kaldınız diyenler için yediğimiz muhteşem yemeklerin resimlerini de paylaşmak istiyoruz.





Şimdi gelelim şu yediğimiz balık ailesinde kim kimmiş??

Çipura balığı (Sparus aurata), Sparidae familyasına ait, antik çağdan beri sevilerek
tüketilen bir Akdeniz balığıdır.
Akdeniz ve Ege denizinde yaygındır ama Marmara denizinde seyrek rastlanır. Boyları
ortalama 25–35 cm. ağırlıkları 0,5–3 kg' yi bulur. 60 cm. ve 6 kg. olanları da seyrek olarak
görülebilir. Kuvvetli çenesiyle küçük kabukluları, balıkları ve diğer hayvanları kolayca yiyen
etçil bir balıktır. Yaz aylarında sığlarda, kış aylarında da 30–40 m. derinliklerde yaşar. Đki
yaşın üzerindekiler daha da derinlere iner. Eti az kılçıklı, sert, beyaz ve çok lezzetlidir.
Izgarada pişirilmesi tercih edilir. Ayrıca üretim kültürüne uygunluğu nedeniyle
ekonomik değeri çok yüksektir. Çipura balığı günümüzde Türkiye'de, Yunanistan'da, Đsrail'de ve Đspanya'da başarılı olarak üretilir. Yıllar boyunca yapılan kontrolsüz avlanmalar sonucu
denizlerde sayısı çok azalmış ancak balık üretim çiftliklerinde yetiştirilmektedir Çipura balıkları protandrik
hermafroditizm gösterirler. Diğer bir deyişle balıkların hepsi erkek olarak doğar, 12 aydan
sonra % 80'i dişi gonatlara sahip olur.

Dülger: Boyu 50-60 santimetreye ulaşan dülger balığı, geçici balıktır. Mayısta Marmara'dan Karadeniz'e çıkar. Akdeniz, Ege, Marmara ve kısmen de Karadeniz'de yaşayan, kalın pullarla örtülü dülger balığı, etobur bir balıktır. Büyük ağzıyla kendinden küçük pek çok balığı yutarcasına yer. Genelde 60-70 metre derinliklerde yaşar. Dülger balığı, Đzmir-Antalya arası yörelerimizde peygamber, dikenli peygamber balığı olarak da tanılır. Eti lezzetli, beyaz ve yararlıdır.

Fener Balığı : Fener balığı (Lophius piscatorius), Lophiidae
familyasına ait ilginç bir balık türü. Yüzünün önüne sarkan "feneri" ile denizin derinliklerindeki karanlıkta
ışık yaparak ufak balıkları avlar. Türkiye'de Akdeniz, Ege denizi ve Marmara denizinde
bulunur. Ayrıca Atlas Okyanusunda da bulunur. Vücudu çok yassıdır, büyük bir kafası ve çok büyük bir ağzı vardır. Sırtında iki yüzgeci ve dikenleri vardır. Bu dikenlerin birisi diğerlerinden çok daha uzundur ve ağzının önüne kadar sarkar. Bu dikenin ucunda bulunan ve fener balığı ile bir simbiyoz içinde yaşayan bakteriler, ışık üretirler. Fener balığı bu "fener"ini olta olarak kullanır; ışığı merak edip tam ağzına
kadar yaklaşan küçük balıklardan beslenir. 300-350 metre derinliklerde yaşarlar.
Fener balığı çok lezzetli bir balıktır, ve eti pişirildikten sonra bile hala beyaz ve sağlam kalır. Đspanya'da "Rape" isimi ile, Đtalyada ise "Coda di Rospo" isimi ile restoranların kartlarında bulunur.
Ortalama 40 ila 60 cm boyunda olurlar. Tutulmuş olan en büyükleri 150 cm dir.


Hamsi özellikle Karadeniz'de kış aylarında gırgır adı verilen çevirme ağlarıyla avlanan doğal
ürünümüz. Hamsi (Engraulis) genellikle bütün tropik ve subtropik denizlerde yaşayıp, kıyı
kesimlerinde sürüler oluşturuyorlar. Hatta zaman zaman nehir deltalarında da görülebiliyorlar.
Hamsi özellikle Karadeniz ve Azak Denizi'nde bol miktarda bulunan bir balık türü. Bu balığın
Karadeniz'deki türleri, Engraulis encrasicolus ponticus ve Engraulis encrasicolus maeticus.
Bunlardan Engraulis encrasicolus ponticus, Karadeniz hamsisi olarak sıkça bahsedilen tür.
Karadeniz hamsisinin boyu 18-20 cm'ye kadar büyüyebilir. Engraulis encrasicolus maeticus
ise Azak hamsisi olarak bilinir ve boyu 15 cm' ye kadar ulaşır.
Azak Denizi'nde ürer ve beslenir ve kışlarken kuzey Kafkasya'dan
Sukumi'ye kadar ve kısmen de Kırım açıklarında dolaşır.
Kışlama döneminde bu tür yalnız BDT üyelerince avlanır. Yalnız bazı araştırmacılar, bu türün
Türkiye sahillerine kadar indiği ve avlandığını ileri sürüyorlar. Karadeniz hamsisi kuzey-güney
yönünde kışlama, beslenme ve üreme göçü yapar. Güney yönünde kışlamak ve kuzey
yönünde de beslenme ve üreme göçünün hızı günde 10-20 mil olur. Sürüler, genellikle
Anadolu, Kafkasya ve Kırım sahillerinin ılık alanlarında kışlarlar ve sık sürüler oluştururlar.
Sürü yoğunluğu, gündüz oluşan sık sürülerde metreküpte 500 - 800 birey, seyrek sürülerde
200-400 birey/m3 iken bu, geceleri 20-60 birey/m3'e kadar iner. Hamsi gece gündüz arasında
dikey göç yaparak, gündüzleri derin suya (70-90 m) inerken geceleri sahillere doğru ve
yüzeye (10-40 m) çıkar.

İstavrit: Sırtı mavimsi yeşil, yanları gümüşi ve karın beyazdır. Kuyruk yüzgecinin rengi sarıdır.
Maksimum uzunluk 60 cm; ortalama uzunluğu 10-50 cm’dir. Yarı pelajik bir türdür. Etçil
olup; besinlerini hamsi, çaça, gümüş ve sardalya gibi balıkların yavruları ile
kabuklular ve kurtlar gibi omurgasız hayvanlar oluşturur.
Türkiye balıkçılığında önemli yeri olan T.mediterraneus bilhassa Karadeniz’in
doğu kısımlarında yoğun olarak görülen ikinci balık türüdür. Eti lezzetlidir.
Taze, dondurulmuş, işlenmiş, tuzlanmış ve konserve olarak yenilir. Ayrıca kurutulmuş olarak da tüketilmektedir. En yoğun olarak avcılığı gırgır ile yapılır. Bunun yanı sıra avcılığında dalyan, ığrıp, tarlakoz, ortasu trolu, olta ve çapari gibi av aletleri kullanılır

Kalkan: Vücutları üstten dairevi görünüşlü ve biraz bombelidir.
Alt tarafları tamamen düzdür. Derisi pulsuz fakat küçük kemiksi yumrularla kaplıdır. Gözler vücudun sol
tarafında bulunur. Sırt yüzgeci gözlerin önünden başlar. Göğüs yüzgeçleri küçüktür. Bütün yüzgeçleri
yumuşak ışınlıdır. Sırt yüzgecinde 60-71, anal yüzgecinde ise 44-52 ışın bulunur. Keskin dikenleri
bulunmaz. Kuyruk yüzgeci yüzme işlerini sağladığından yataydır.
Yan çizgi, vücudun orta kısmında bir eğri (kavis) yapar. Ağız, dorsal ve maildir. Çeneler bir çok sıra teşkil
eden dişlerle örtülüdür. Burun delikleri gözlerinin önündedir. Anüs deliği öne çok yaklaşmıştır.
Ortalama 40–65 cm arasındadırlar. Maksimum 100 cm boya kadar ulaşırlar.

Lahoz: Uzun ve yanlardan basık vücutludur. Ağız büyük olup her iki çenenin ön kısmında köpek dişi
benzeri dişler ve arkada küçük dişler bulunur.
Sırtı ve yanları grimsi, karın ise beyazımsıdır. Anal ve karın yüzgeçlerin kenarları mavidir.
Maksimum boy 120 cm’dir. Ortalama 30-
80 cm. arasındadır. Genellikle balıklar, sefalopotlar ve kabuklularla beslenir. Tropik ve ılık denizlerde yaşarlar. Kıyıdan itibaren 20-200 m. derinliğe kadar olan kumlu ve çamurlu bölgede demersal olarak
bulunur. Akdeniz ve Ege Denizinin en değerli balığıdır.

Levrek: Levrek, Moronidae familyasını oluşturan ılık ve soğuk denizlerde yaşayan balık türleri.
Vücudu fusiform şeklinde ve derisi iri pullarla örtülü, sırtı kurşuni, karnı gümüşi renktedir.
Küçük siyah benekli olduğundan alabalığı andırır. Genç levreklerin sırtları siyah benekli,
erginlerin sırtları ise beneksiz veya koyu renktedir. Dillerinin üzerinde diloit dişleri vardır.
Boyları 40-100 cm arasında değişir. Genellikle ağırlıkları 8–10 kg’dır.15 kg'a
kadar çıktığı görülmüştür. Eti yağsız ve çok lezzetlidir. Taze olarak
yenir. Türkiye kıyılarında Karadeniz, Marmara ve Akdeniz’de bulunur. Her
mevsimde, genellikle de mayıs ortalarından kasım sonuna kadar avlanır. Sonbahar
ayları sırasında ırmak ağızlarında üremeye başladıklarında sürüler halinde toplanırlar.
Karadeniz, Ege ve Akdenizde çiftliklerde yaygın olarak, yumurtadan pazara kadar üretimi yapılmaktadır. Üretimin büyük bölümü özellikle AB ülkelerine ihraç edilir.
Etçil ve yırtıcıdırlar. En çok karides, küçük balık, yengeç ve kurtçuklarla beslenirler. Aşırı
pradetördür. Üreme dönemlerinde yağsız olmaları nedeniyle lezzetsizdirler. Ancak, çiftliklerde üretilen
levrek balıkları yılın her döneminde yağlı olmaları nedeniyle lezzetlidirler

Lüfer: Türkiye’deki suların ve Đstanbul’un deyim yerindeyse en özel balığıdır. Boğaz sularının sultanı olarak
adlandırılan lüfer, vaktinde avlamak için uğruna gümüş zoka döktürülmüş, edebiyatımıza girmiş çok renkli bir
balıktır. Önemli edebiyatçılarımızın lüferle ilgili ya önemli bir anısı,ya da lüferi yazmışlıkları vardır.
Eski Đstanbul’un en renkli kahramanlarından lüferin çocukluğundan iri yarı olmuşuna kadarki her halinin ayrı bir ismi vardır. Lüfer en küçüğünden en büyüğüne şöyle sıralanır ve adlandırılır: Defneyaprağı, çinakop, kaba çinakop, sarıkanat, lüfer ,kaba lüfer ve kofana. Çok keskin dişlere sahip olan lüfer yırtıcı ve yamyam bir balıktır. Ustura gibi dişleriyle hemcinsleri dahil bütün balıkları, büyük bir iştahla saldırarak yer. Yaz aylarında Ege’den Marmara’ya, Đstanbul Boğazı üzerinden Karadeniz’e çıkan lüfer sürüleri yumurta bıraktıktan
sonra soğuk sularda kendini toplayarak yağ tutar. Eylül ayının ortasından itibaren de
yağlanmış ve beslenmiş olarak yeniden Đstanbul Boğazı’na girer.

Mezgit:Kafası gövdesine orantılı büyüklükte olan Mezgitin ağzı büyüktür. Çenelerinde sivri dişler bulunur. Alt çenelerinde daima kısa bir bıyığı vardır. Gözleri iridir. Yanal çizgisi belirgin olup, kuyruğa doğru uzanır. Karın yüzgeci, göğüs yüzgeçlerinin bir parça önündedir. Bu balığın en önemli karakteristik özelliği üç adet sırt yüzgeci ile iki adet anal yüzgecinin bulunmasıdır. Başı, sırtı ve yan taraflarının üst kısmı boz-mavi veya sarı kurşunidir. Karnı gümüşi, parlak ve beyazdır. Göğüs yüzgeçlerinin kaidesi üzerinde yuvarlak siyah leke bulunur. Maksimum uzunluğu 70 cm olup, Karadeniz’de ise 40 cm’dir. Ortalama uzunluğu 30-40 cm
arasındadır. Karadeniz’de ise ortalama uzunluk 16 cm olup; ortalama ağırlığı 40 gr’dır

Palamut: Uzun ve iri vücutludur. Kuyruk gövdesinin iki yanında büyük birer çıkıntı bulunur. Vücudu
çok küçük pullarla kaplıdır. Başı çıplaktır. Sırt yüzgeçlerinin kaidesi boyunca ve göğüs yüzgeçlerinin üst
tarafında, pullar daha büyüktür, yan çizgisi genellikle hafifçe girintili çıkıntılıdır. Başı ve ağzı büyüktür. Çenelerinde sivri ve batıcı dişler bulunur. Damak üzerinde de ayrıca küçük dişler vardır. Gözleri vücuduna göre küçüktür. Palamutlarda sırt mavimtraktır. Gençlerde sırt üzerinde geniş ve koyu renkte, enine çizgiler
bulunur. Yanlarının altı ve karın gümüşsüdür. Azami uzunluğu 90 cm’ye kadar ulaşır. Ortalama 25-65 cm arasında bulunur. genel olarak küçüğüne palamut, büyüğüne torik adı verilen bu türün, muhtelif boylarına
verilen isimler şöyledir. Vonoz (0-10 cm), gaco (10-20 cm), çingene palamudu (20-30 cm), palamut (30-40 cm), kestane palamudu (40-45 cm), zindandelen (45-50), torik (50-60 cm), sivri (60-65 cm),
altıparmak (65-70 cm), peçuta (75 ve daha fazla).

Sardalya : Vücut yuvarlak, yanlardan hafif basık, solungaç kapakları dalgalı görümündedir. Vücudun
yanlarında ve sırta yakın bölgelerde siyah noktalar bulunur. Vücut üst tarafta yeşilimsi,
yanlarda gümüşi beyazdır. Vücut hemen dökülebilen pullarla kaplıdır. Solungaç kapakçıklarının
kiremitvari dalgalı gümüşlü olması ve vücudunun yanlarında sıra halinde siyah noktaların bulunması
karakteristik özelliğidir. 10-25 cm arasında boyları değişmektedir. Sağlık için önemli bir yağ asidi olan Omega-3 açısından çok zengindir.

( Balıklar konusundaki bilgiler dağıtılan bilgi broşürlerinden alıntı yapılmıştır.)

Herkese afiyet olsun :)) 








Hiç yorum yok:

Yorum Gönder