Dört Çocuk İki Anne Hayat Nasıl Olacak?
24 Nisan 2014 Perşembe
Bebeğimin ''İlkleri'' (Mert Köken)
Geçen gün nihayet '' Senin Hikayen'' filmini izleyebildim ve keşke bende oğlum için bir defter tutsaydım diye düşündüm.Bu defteri uzun uzun yazamayacak kadar sabırsız bir insan olduğum için üzüldüm ama böyle bir defter tutmasam da en azından '' Mert'in ilkleri'' ni yazarak oğluma bir anı bırakabilirim diye düşündüm.
19 Aralık 2011 : Eşime '' dur bakalım belki hamile değilimdir biraz daha bekleyelim'' dememe rağmen ısrarlarına dayanamayıp akşam saat 20:00'de Maslak Acıbadem Hastanesi'ne gidip test yaptırdık.Test sonucunu beklerken görevli eşime '' 40 dakikaya kadar sonuç çıkar'' deme gafletinde bulunda.40 dakika dolduktan sonra geçen her dakikada eşip görevliye gidip hala çıkmadı mı diye sorunda adamcağız ''Beyefendi pardon ama siz 9 ay nasıl bekleyeceksiniz?'' dedi. Tabi ki yılmayan eşim sonuç çıkana kadar bulduğu bütün görevlilere sordu.Ve nihayet ''Hamileyim''. Ben sevinçle endişe arasında 5 dakika gidip geldikten sonra anlayabildim '' evet ben bir bebek bekliyorum, ÇOK MUTLUYUM ''. Telefon ile bütün aile büyüklerine haber verildikten sonra doğruca Selen'lere gidildi ve Zeyno'yu kucağımıza alarak kutlama için ufak bir pasta kestik.
1 Ocak 2012: O güne kadar muhteşem geçen hamileliğin kabus günleri bu tarihte başlamıştı.İnanımlaz bir halsizlik ve mide bulantısı resmen kabusum olmuştu.Bazen '' ben napıyorum bu eziyeti çekiyorum'' dediğim olmuştu.Şimdi hatırladıkça çok utanıyorum.
26 Ocak 2012: O güne kadar doktora gittiğimizde ( 1 veya iki kez) sadece karanlık bir nokta görüyorduk.Tabi ki klasik isimlerden birini seçerek bu noktaya mercimek ismini verdik. Hamileyim ama bende hala bir değişiklik yok, ne yapmalıyım, ne yapmamalıyım derken sıra kalp atışlarını duymaya geldi.Nasıl bir ses duyacağımı çevremdekiler daha önce anlatsa da duyduğum ses çok farklı geldi.Sanki biri içimde at koşturuyordu. Tabi ki çok duygulandım ama hala anlam veremiyordum ''Nasıl yani?'' Midem bulanıyor, halsizim sürekli kusuyor ve kafamı kaldıramıyorum ama içimde bir mercimek dört nala koşuyor ''Diren Anne'' diyor :)
22 Mayıs 2012: Bu zaman kadar geçen dönemi çok hatırlamak istemiyorum çünkü kusmalar, serumlar derken sadece bir an önce geçsin diye dua ettiğim bir dönemdi.Mert'in ilk hareketlerini hissettiğim 17. haftada Mert nihayet cinsiyetini göstermişti. ( malesef tam tarih hatırlayamıyorum) Doktorun kıpır kıpır bir bebek dediği Mert efendinin 22 Mayıs tarihinde videosu var. Ne videosu mu? Karnımda yine kıpır kıpır hareket ederken dışarıdan göbeğimde ki dalgalanma o kadar net gözükürdü ki anı olsun diye bu anı kaçırmayıp videoya çekmiştik.O zamadan anlamam lazımmış beni neler beklediğini.Şimdi '' ay bu bebek karnımda hiç durmuyor'' diyen her anneye söylüyorum '' allah kolaylık versin , hareketli bir muzur geliyor'' :)
17 Ağustos 2012: Hasretle ha geldi ha gelecek dediğim Mert Bey bir türlü gelemeyince tabi doktorumuza gittik.Bir de baktık ne görelim ;Artık 40 haftanın neredeyse dolduğu o günlerde kafasını yukarıya doğru döndürmüş '' ben burda rahatım gelmek istemiyorum'' diyen şımarık bir böcek. Tabi ben ağlasam mı gülsem mi ne yapsam bilemedim.Normal doğum yapacağım diye o kadar diretmiştim ki sezeryan ile doğum yapma ihtimalim beni yıktı.Bir yandan son haftalarda olmanın verdiği şişlik, sinirlilik en yüksek seviyede, bir yandan da '' aaaa hala doğmadı mı?'' diye arayan eş dosta laf anlatmak gerçekten çok zordu.
23 Ağustos 2012: Sabah saat 06:00'da uyandık.Uyandık dediğime bakmayın eşim zaten bütün gece heyecandan uyuyamamıştı.Bense bir gece sonra başıma neler geleceğini hissetmiş olmalıyım sanki 5. doğumummuş gibi mışıl mışıl uyumuştum.08:46'da Mert efendi dünyaya geldi.Doktor perdenin üzerinden ilk gösterdiğinde mosmor çirkin bir böcekti.temizlenip kucağıma geldiğinde ben ne söylediğimi ne yaptığımı hiç hatırlamıyorum.Ama eşimin bana geçen gün hatırlattığı yanak yanağa geldiğimiz ilk an '' annem benimm'' demişim.Her ne kadar 9 ay iç içe olsak da evet ilk defa o an '' ben anneyim'' diyebilmiştim.
25 Ağustos 2012 : Mert efendi ilk kez evimize geldi.Hiç unutmuyorum herhalde o gün hava 36 dereceydi.O kadar sıcaktı ki evi hiç bir şekilde serinletemiyorduk.Tabi lohusalığın da böyle düşünmem de etkisi var.Eve girer girmez Mert'i bizim yatağımızın üzerine yatırıp bende yanına yattım.O ana kadar aman lohusalık nedir ki diyen ben o kadar tedirgindim ki. Şimdi anlıyorum hormonlar saolsun büyük bir mutluluk ama aynı zamanda büyük bir endişe içindeydim.''Ben bu bebeğe nasıl bakacağım?''
22 Eylül 2012 : Mert efendi tam anlamıyla erkek oldu ve sünnet oldu :)) Kirvesi , aile büyükleri derken hastanede cümbüş vardı. Anneanne ve babaanne biz dayanamayız o daha çok küçük deyip hastaneye gelmediler.Ama eş dost saolsun sünnet operasyonumuz düğün havasında geçti.Toplamda 25 dk süren operasyonda ben dışarda doğumdan bile daha çok heyecanlı ve gergin bekliyordum.Çıkışta doktor biraz ateşlenebilir dediği için bütün gece ayakta geçti.Herhangi bir sorun yaşamasak da ben o gece tabi ki uyuyamamıştım.
31 Aralık 2012 : İlk yılbaşımız olmasına rağmen biz malesef çok yılbaşı havasına girememiştik.Doğduğundan beri ilk defa ateşlenen Mert ile uğraşırken ben şimdi anlıyorum ki gereğinden fazla panik yapmışım.İlaçlar, soğuk ıslak mendil ile silmeler derken Victoria Secret defilesini bile kaçırarak yeni yıla nasıl girdiğimizi anlamamıştık :)
21 Mart 2013 : Evlilik yıl dönümümüz olması sebebiyle eşimle ufak bir tatile çıkmaya karar verdik.Önce tatile başbaşa gidelim dedik fakat sonra bütün tatil boyunca Mert'den bahsedeceğimizi bildiğimiz için onu da almaya karar verdik.Böylelikle Mert beyin ilk ucak seyahati Roma'ya giderken oldu.Bu tatil aslında Mert için bir çok ilkleri barındırıyordu.İlk defa yataktan düşmek gibi :) Daha tatilin ilk günü sorunsuz geçen yolculuktan sonra odamıza yerleştik.Babası lavabodayken bende bir yandan eşyaları düzenliyordum ki ''taaaak'' diye bir ses geldi.O sesi hayatım boyunca unutamayacağım.Tabi Mert'le birlikte bende ağlamaya başladım.Defalarca doktoru arayıp durum bilgisi verdik.Düştüğü yükseklik 60 cm kadar bir yükseklik olduğu için doktor paniklemeye gerek olmadığını söylese de biz o günü yüreğimiz ağzımızda geçirdik.Şimdi o günün resimlerine bakınca surat ifademize çok gülüyorum.Neyse ki herhangi bir sorun olmadan tatilimizi tamamladık.
20 Mayıs 2013: Mert'in ilk dişi yaşıtlarına göre biraz geç çıktı.Ha çıktı ha çıkacak diye beklerken sonunda gelen dişi evdeki bakıcımız farketti.Usulen ilk dişi göre bebeğe hediye alırmış diye Mert'e çok sevimli bir pijama takımı almıştı.Biz daha ilk dişin kaşıntılarına alışamadan diğerleri arka arkaya sıralandı :)
22 Mayıs 2013 : Mayıs 2013'te ailece toplanıp Fethiye'ye gittik.Tabi Mert'den çok biz heyecanlıyız.Simit , kolluk, kova kürek, şişme havuz derken neredeyse bebek mağazalarında satılan tüm deniz-havuz malzemelerini alarak tatilimize gittik.Biz girdiğimizde bile donduğumuz deniz suyunun soğukluğunu size tarif edemem.O yüzden Mert'in ilk deniz tecrübesi sadece ayaklarını denize sokmak ile kaldı.Soğuk suya sadece ayaklarını sokmasına rağmen denizden korkan Mert efendiye babası hemen bir çözüm buldu.Şişme havuzu sabah erken saatte deniz suyu ile doldurarak güneşe bırakıyorduk.Öğlen saatlerinde hala ısınmamış olursa arkamızdaki bardan sıcak su rica ederek suyu ılıştırıyorduk.Şimdi düşünüyorumda dışardan bakanlar bunlar deli herhalde diye düşünmüştür :)
15 Haziran 2013 : Mert ilk defa kendi kendi ayakta durmaya başladı.Daha doğrusu şöyle söyliyim, ben televizyon izlerken bir baktım Mert orta sehpaya tutunarak ayağa kalmış bana bakıp '' sırıtıyor''.Ben tabi bir yandan çığlık atıyorum '' ayyy canım oğlum büyüdü de ayakta duruyor'' diye klasik anneanne babaanne sözleri söylüyor bir yandan fotoğraf çekmeye çalışıyordum.Sonunda ortaya böyle bir resim çıktı.
27 Temmuz 2013 : Benim yoğun ısrarlarıma karşı Mert'i sitenin havuzuna soktuk.Tabi çıkmamak için oldukça direnen Mert'i havuzdan çıkarmak oldukça zor oldu. Ama malesef havuz sonrası da bir o kadar zor oldu.Fazla alejik bünyesi olan Mert'e havuz ve deniz için özel üretilmiş bezlerden kullandık.Meğersem bu bezlerin içindeki bir madde su ile birleşince jel kıvamına geliyormuş ve çok alerjik bünyesi olan bebeklerde aleji yapabiliyormuş.Tabi havuz suyunun kimyasallarıyla da birleşince mantar malesef kaçınılmaz oluyor.1 hafta boyunca özek kremler ve jeller derken mantarı zar zor atlattık.
15 Ağustos 2013: Doğumgününe bir hafta kala Mert ilk defa kendi başına yürümeye başladı.Çok şanlıyız ki bu anın kamera görüntüleri var. Yürüğü mesefa yataktan tuvaletin kapısına kadar kısa bir mesefa olsa da biz tabi babasıyla Mert maraton koşusunu birincilikle tamamlamış edasında evde seviniyorduk.
26 Ağustos 2013 : Mert'in asıl doğumgünü 23 ağustos olmasına rağmen hafta sonuna denk gelmesi için farklı bir tarihte kutlama yaptık.Fakat klasik her yaz çocuğunun doğumgünü partylerinde yaşadığı gibi çoğu kişi tatilde olduğu için misafirlerimizden bazıları gelemedi.Caddebostan Zanzi Bar'da brunch şeklinde düzenlediğimiz doğumgünü partysinde gerçekten çok eğlendik. Araba şeklindeki pastayı göre Mert'in ilk tepkisi gerçekten görülmeye değerdi.
Mart 2014 :İl Aşk!! :) Ağustos ayından bu zamana kadar geçen sürede tabiki Mert'in yaptığı bir sürü '' ilk'' vardı , ilk taklitler, ilk kez söylemeye başladığı kelimeler. Şimdi keşke hepsini not alsaymışım diyorum.Ama sanırım en önemlisi okula başlamamızla birlikte benim tabirimle Mert'tin ilk aşkı ile tanışması. '' Miray'' :)) En ufak birşeyde ''miyyyaa miyyyaaa'' diye çağırıyoruz.Öğretmenine göre okulda sınıfa girer girmez ''miyyyaaa''sini öpüyormuş ve bütün evcilik oyunlarını onunla oynamak istiyormuş.Tabi işin aşk kısmı şakası ama oğlumun böyle bir arkadaşı olması ve onu bu yaşta bile bu kadar sahiplenmesi çok hoşuma gitti.
Malesef ''Mert'in İlkleri'' olarak aklımda kalanlar bu kadar.Keşke en ufak detayı bile yazsaymışım diyorum.Ama hala geç kalmış sayılmam.Bugünden itibaren herşeyi not almaya başladım.Umarım ikinci bebeğim için de aynı şeyi yapabilirim.Size de tavsiye ederim.. :)
Ceren Köken
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder