Zeynep'in Kerem'i ilk görüşünü hiç unutmuyorum. Anlam veremiyordu ama heycanlıydı. Yeni birşey vardı hayatında artık. Ne çok ilgilendi ne de ilgisizdi. Arada bir gelip bakıyordu. Özellikle de emzirince... Büyümüşte küçülmüş tavırlarıyla "Ne güzel değil mi anne?" diyordu O'na bakarak. Bende Zeynep'in her hareketini her tepkisini merakla izliyordum. Çünkü çok korkuyordum kıskanacak, benden uzaklaşacak, bebeği sevmeyecek diye ama O tam tersi tepkiler veriyordu. Ben ve babası da çok mutlu oluyorduk tabii :)
Eve gittiğimizde bu da aynı şekilde sürdü hatta olgun tavırları beni çok şaşırtıyordu. Kendi tuvaletini kendi yapmaya başlamıştı. Oturağını koyup kendi küçük sandalyesine çıkıp, oturup tuvaletini yapmasını hayretler içersinde izliyorduk. Etraftan insanlar aman sakın anneanneye babaanneye göndermeyin rahat bir nefes almak için, çok içerler içine atar diye uyarırken anneannesine kendi gitmek istedi ve 2 gün orda kaldı çok da mutlu döndü...
Biz tabii bulutların üstünde uçuyoruz, çok mutluyuz... Taaki Kerem biraz büyüyüp, gülücükler saçıp, hareket etmeye başlayıncaya kadar.... İşte o an kıskançlıklarımız baş göstermeye başladı. Sevgi gösterileri artık abartı bir şekil almaya başladı. Oyuncakla oynatıyorum gibi yapıp oyuncağı bir anda üstüne fırlatmalar, bağırıp korkutucu sesler çıkartarak sevmeler, çaktırmamaya çalışarak cimciklemeler.... Sürekli mi yapıyodu? Hayır. Çok aralarda... Ama değişim gözle görülüyordu. Benim Kerem'le olma fikrine çok alışmıştı. Biliyordu ki anne bebekle ilgilenmeli ama bu durum baba ve başkaları için geçerli değildi. Teyze, anneanne, babaanne, büyük teyze ve dede ilgilendiğinde ya da arkadaş çevremiz ziyarete geldiğinde tepkileri artıyordu...
Buna nasıl mı önlem aldık, şöyle anlatayım;
Büyük çocuğa ilgi göster küçük zaten anlamaz yanlışı...
Evet bence yanlış. Hiçbir zaman insanlara aman Kerem'i sevmeyin Zeynep'e ilgi gösterin demedik. Zaten herkeste nasıl davranması gerektiğini biliyordu, abartılı davranışlar sergilenmedi hiç. Ama onlar Kerem'i severken ben veya babası daha çok ilgileniyorduk onunla. Özellikle ben "oh Zeynep onlar kardeşinle ilgilensinde bende seninle vakit geçirebileyim" diyordum çok mutlu oluyordu. O'nun dışında Kerem'le ilgilenilmesi gerekiyosa Kerem'le ilgileniliyodu, Zeynep'le ilgilenilmesi gerekiyosa da Zeynep'le...
Zarar verme konusuna gelince ilk önce yumuşak bir şekilde uyarıyorduk ama Zeynep sanki hiç uyarılmamış gibi aynı hareketleri yapmaya devam ediyordu. Eğer iş can yakmaya gelince sesimizin yükseldiği anlarda olmadı değil burda size mükemmel anne ve çocuk portresi çizemeyeceğim :D Sadece her olayın sonunda yani azar işitmiş olsun veya olmasın 2 tarafta sakinleşince aldım karşıma konuştum. Anlattım. Bazen anladığını ifade etti bazen de anlamak istemedi ama sağolsun babamız çok ilgiliydi. Üstümden büyük bir yük alıyordu. O'nu alıp gezdiriyordu evde oyun oynuyorlardı... Aklınıza gelebilecek herseyi yapıyordu ve Zeynep'in de ilgisi dağılıyordu tabii :) Birde oyun evine göndermeye devam ettim hiç bırakmadım. Yazın doğum yapmamın avantajı olarakta Kerem 1 aylıkken Bodrum'a tatile gittik orda çok oyalandı. Çocuklar deniz güneş olunca çok mutlu oluyorlar bu bi gerçek :)
Birde hamileyken Tutumlu Annenin düzenlediği pedagoji günlerinde Uzman Pedagog Belgin Temur ve Hassas Anneyle buluşmuştuk. Konu "Çocuğu kardeşe hazırlamak ve kardeşler arası ilişkilerdi". Belgin Hanım'ın söylediği şey çok kafama yatmıştı. Bu her zaman olamasa da ara ara uguladığım bi yöntem. Eğer büyük çocuk küçük çocuğa vurduysa, küçüğe gidip ilgi gösterip vurduğu yeri öpün. Çünkü o zaman büyük çocuk diyo ki "bak ben canını yaktım kardeşimin ama görüyo musun ilgiyi o çekti üzerine" halbuki ilgiyi isteyen O. Ters köşeye yatırın akıllıca ;) Bilirsiniz ki bebekler de ellerini kollarını oynatmaya başlayınca saç çekebiliyorlar veya bilinçsizce vurabiliyolar. Oldu da öyle bi durum olduğunda da büyüğü gidip öpün. Biz Zeynep'e yaptık çok hoşuna gitti :) Hiç unutmuyorum Kerem birgün babasının kucağındayken Zeynep'in saçını çekti babası da bilerek Kerem'e "Kerem kızarım bak!" dedi. Bizimkinin suratını görmeniz lazım bütün dünyalar onun oldu :D Böylelikle çocuk anlıyo ki 'tamam O küçük ilgilenilmesi lazım fakat yeri geldi mi O da benim gibi azarlanabiliyo :)
Kendine Zarar Verme
Kendine vurma olayı da baş göstermeye başladı. Özellikle Kerem ağladığında kendine vuruyodu. Bir gün karşıma alıp konuştum "neden vuruyosun kendine anneciğim" dediğimde ilkte inkar etti vurmuyorum diye, sonra ben ısrarla sorup bunun normal bişey olduğunu, bana anlatabileceğini söylediğimde "çok rahatsız oluyorum ağlamasından" dedi. Çok üzüldüm... Düşünsenize O'nun kendine ait bir dünyası var ve ilk torun olmanında verdiği aşırı bir ilgi söz konusu... E bir anda bir bebek geliyo ve O'nun tahtını elinden almaya aday. Üstüne üstlük ağlıyo ve oyun oynarken veya çizgi film izlerken O'nu rahatsız ediyo... Bende kendine vurması yerine duygularını dışa vurarak bana açılabileceğini, kızdığını veya sıkıldığını dile getirebileceğini anlattım. Hakikaten bir daha yapmadı ve hep söyledi hissettiklerini. "Sevmiyorum" "Sıkıldım ondan" vs. gibi. Bende aldım karşıma ve bu duygularının çok normal olduğunu ve bana söylediğinde hemen çözüm bulacağımı anlattım. İkimizde çok rahatladık ve bir daha böyle birşeyle karşılaşmadık :)
Bizim eve gelen temizlikçimiz ailemizden biri gibidir. Zeynep'in küçüklüğünü bilir. Kıskançlık olmasın diye sürekli Kerem'i "ablasının kuzusu, ablasının mis kokulusu" ve buna benzer cümleler kurarak seviyodu ve hep "bak kardeşin çok seviyo seni" diyordu. Bu durum Zeynep'i çok sıktı ve bunalttı hatta birgün çığlık attı. O kadar üzüldüm ki uyarmak zorunda kaldım kadını... Normal tabii zaten alışma sürecinde bir de kardeşiyle ilgili şeyler duymak istemiyo çocuk. Belki dozajında yapılsaydı bu kadar tepki vermzdi ama sürekli sürekli olmaz... Kendinizi O'nun yerine koyun hak vereceksiniz...
Okul Hayatı
Ana okuluna başlamasının çok faydası oldu. 2 ayrı pedagoga da danışmıştım hani bebek gelince onu dışlıyoruz evden uzaklaştırıyoruz zanneder mi diye. İkisi de doğumun Haziran'da olacağını, okula başlama aralığının da 2,5-3 ay olduğunu ve gönderebileceğimizi söylediler. Sonuçta yazı beraber geçireceklerdi kardeşiyle. Okula başlama zamanımız geldiğinde de Zeynep hiç zorlanmadan adapte oldu. (Burda doğru okul seçmenin de verdiği bir başarı var tabikide. Bir sonraki postumda bunu da anlatmayı planlıyorum) Artık onun da kendine ait bir alanı ve hayatı olmaya başlamıştı. Hergün sevinçle okuluna gidiyo, akşam eve geldiğinde de kaliteli zaman geçirebiliyorduk. Kardeşini de çok özlüyordu ve bunu dile getirip O'nunla oyunlar oynamaya başlamıştı. Eh Kerem'de tabii büyüdü... Gülücük ve kahkahalarıyla O'na eşlik ediyordu.
Şimdilik anlatacaklarım bu kadar. Son olarak şunu söylemek isterim 2. bebeklerine hamile olan anne adayları, tabiki de 2 çocuklu hayat kolay değil ama zor da değil.... 2 çocuğuna yardımcısız bakan biri olarak derim ki düzeninizi oturtana kadar biraz zorlanıyorsunuz ama sonrası o kadar güzel ki... Onların kahkahaları, sevinçleri, mutlulukları bir ömre bedel...
Selen AKGÜN
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder