Dedim ya artık günleri sayıyordum diye doktorumuz bebeğin gelişiminin önde olduğu için doğumu daha ileriye alabileceğimizi iletti.Bu durumda yeni tarihimiz belli oldu ''5 Eylül 2014''. Mert'e hamileyken normal doğumu bekleye bekleye neredeyse 41 haftanın sonuna gelmişken sezeryan ile doğum yapınca Ömer'in doğumunda sanki yemek randevusuna gider gibi herseyim hazır rahat rahat gittim.Doğum, sezeryan,epidural neyse de beni en çok zorlayan konu ben hastanede iki gün kalırken Mert ne yapacaktı.O güne kadar hiç ayrı kalmadığımız için bu konu benim için Ömer'in doğumunu bile geride bıraktı.Tabiki hamilelik hormonlarım sağolsun bu konuyu abartmışımda abartmışım.Küçük bey anneannesinde kaldı, kuzenler dedesi nenesi derken birde baktım arada bir hastaneye geliyor sonra koştur koştur yine oynamaya gidiyor.Küçücük çocuk atlattı ama ben atlatamadım diye dalga geçiyordum kendimle :) Doğumun ikinci gününde hormonlar dev hızla düşüşe geçince lohusalık belirtileri başladı sağolsun bende ağlamaya başladım ''Mert Mert'' diye.Gecenin bir köründe dedesi hastaneye gelince kavuşunca ''Mert bu gece hastanede kalsın'' diye tutturmamı söylemiyorum bile.Ama öyle yada böyle benim küçük ama kocaman oğlum Mert benden bile çabuk alıştı kardeşinin varlığına.
Peki doğumda neler yaşadık en iyisi onu anlatayım.İkinci doğum olduğu için başıma neler geleceğini bildiğimden biraz daha hazırlıklıydım.Hatta doğumdan sonra odaya geldiğimde Didem aynen şöyle demişti '' hayatımda gördüğüm, pazara gidip alışveriş yapıp geldim modunda doğum yapan ilk kadınsın'' Evet sanki biraz abartmıştım ama olsun kendimi daha çabuk toparladım :) Doğumhaneye giderken yine muhteşem anestezi uzmanı esprileri ile beni kırıp geçirdi.''Hah tamam bu sefer epidural takılırken daha rahat olacağım'' diye içimden geçirirken işler tam da bu şekilde olmadı.O hafta yaşadığım yoğun iş sorunları, Mert'e duyduğum vicdan azabı ve bunu gibi bir sürü abartı duyular sağolsun epirural takılırken ben fenalaştım ve ameliyathanedeki bütün makinalar ötmeye başladı. Eee onları ötünce bende daha çok panikledim.Nasıl kendime geldim bilmiyorum ama eşimi, doktorumu ve hatta Mert'in de hemşiresi olan doğum hemşiremizi görünce rahatladım.Bu sefer daha kısa bir sürede Ömer'i kucağıma verdiler.Abisi gibi koca dudaklı uzun kirpikli bir böcek... Daha doğar doğmaz ellerini emiyorken dedim buda abisi gibi obur olacak... yanılmamışım.. :)
Gelelim Ömer Efendi ile aşkımıza.. Diyorum ya hamileliğim boyunca hiç aklım almıyordu.Ben Mert dışında bir çocuğu nasıl bu kadar sevebilirim diye.Ama şunu söyleyebilirim ikinci çocuğunuzu doğdugu an kucağınıza aldığınızda ilkinden daha farklı bir duygu hissediyorsunuz.İlkinde ''evet bu bebek benim'' derken ikincisinde '' evet bu bebek benim ve seninle çok güzel günler yaşacağız'' diyorsunuz.Çünkü bu sefer biliyorsunuz bebeğiniz büyüdükçe ona daha çok aşık oluyorsunuz.İlk görüşte aşk meğersem iki kere yaşayabiliyormuş insan.Bu aşkı belgeleyen arkadaşım Didem'e çok teşekkür ederim :)
Ah bu hormonlar! Ağlattın beni Ceren! Allah'ım bir ömür boyu sağlıklı huzurlu mutlu bereketli bit ömür nasip etsin tüm ailene☺️
YanıtlaSilCanım benim çok teşekkür ederim :) Hep birlikte güzel sağlıklı günlerimiz olsun.Minik bebeğini sağlıkla büyüt inşallah :)
SilBu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSil