Mert doğarken yazımda; yazının sonunda biricik kıskanç
ablamı unuttuğum için bu yazımı ona adıyorum :)
Zaman zaman delilikleri olmadı değil. Sanırım ben 4-5
yaşlarında yuvaya giderken o da ilkokula gidiyordu. Bir sabah yuvanın önünde
servisten inerken birde baktım ilkokul önlüğünün içinde bıcır bıcır bir kız yuva
öğretmenime dert anlatıyor. ’’Öğretmen hanım benim kardeşimi almam lazım, kendi
okuluma götüreceğim’’. Nasıl oldu, ne yaptı da öğretmeni ikna etti bilmiyorum
ama 15 dk sonra ben kendimi ablamın servisinde okula giderken buldum. Tesadüf
bu ya,o gün okula müfettiş geldi ve ben bütün ders saatlerinde müfettiş bana
soru sormasın diye kafamı sıradan kaldıramadım ve bu hiç eğlenceli değildi :) Sevgili ablacığım da
beni yuvadan kaçırmış olmanın verdiği hazla yetindi.
Şimdi bunları niye anlattın diye sorucaksınız.
İkinci hamileliğimin ilk bir ayı bitmiş ikiyi bitirmeye
doğru yol alırken…
İkinci bebeğin yolda olduğu müjdesi ilk bebek müjdesinden
oldukça farklıymış. Hani o ilk heyecan, ilk kaygının yerini o kadar farklı
düşünceler alıyormuş ki, anladım, insan ikinci çocuğa hiçbir zaman hazır
olamazmış, sadece böyle bir sürprizle karşılaşıp alışmaya çalışırmış. Burada
bahsettiğim tabi öncelikle insanın aklına maddi ve manevi olarak klasik sorular
geliyor.
Bu çocuklara nasıl bakacağım?
Biri uyanacak biri uyuyacak, ben nasıl yetişeceğim?
Aralarında çok az yaş var, ben bununla nasıl baş edeceğim?
Gibi liste uzadıkça uzuyor…
Ama asıl soru mertle ilgiliydi. Yeni bebeğin geldiğinde ilk
duyduğumda Mert’e ihanet ettiğimi düşündüm. Önceleri Selen bana bunu
söylediğinde ‘’ ay yok artık Selen saçmalama’’ derken birde baktım bilmiş
bilmiş konuşan ben gitmiş yerine ‘’evham perisi’’ gelmiş. Mert’in çok küçük
yaşta abi olacak olması, küçük bebeği varlığının ona neler hissettireceği,
küçük bebekten sonra bütün ailenin ona nasıl davranacağı gibi sorular aldı
başını gitti. Sonra aklıma ablamla ben geldim. Aramızda 6 yaş fark olmasına
karşı hayatımın her döneminde ablamın olması avantajını yaşadım. Hayatımda o
olmasa hayatımın aslında ne kadar zor olacağını düşündüm. İşin ciddiyeti bir
yada gittikçe yaşlanan ( annem beni öldürecek) anne ve babamızın huysuzluğunun
altından o olmasa tek başıma kalkamayabilirdim :) Özetle Mert’in de yanında ömür boyu çok seveceği bir ‘’kardeşi’’ olacağı fikri beni oldukça
rahatlattı. Bakalım hamileliğimin ileriki haftaların nasıl bir ruh halinde
olacağım. Bunu ileriki yazılarda göreceğiz :)
Aaaa unutmadan söyleyeyim;
İyi ki varsın canım ABLAAAAMMMM :)
Sanırım bu yazıdan sonra affedildim :)
Ceren Köken
Ceren Köken
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder